VENI VIDI VICI

Günümüz ticareti artık “bir dükkan açayım müşteri bana gelsin” şeklinde yürümüyor. O kadar çok “dükkan” var ki, müşterilerin size ulaşması oldukça zor. Bu rekabet ortamı, bazı iş kollarında farklı ihtiyaçlar doğurdu.

Bir iş gezgini mottosu...

Günümüz ticareti artık “bir dükkan açayım müşteri bana gelsin” şeklinde yürümüyor. O kadar çok “dükkan” var ki, müşterilerin size ulaşması oldukça zor. Bu rekabet ortamı, bazı iş kollarında farklı ihtiyaçlar doğurdu. İş adamları ve yatırımcılar müşterilere ulaşmak için farklı yöntemler uygulamak zorunda kaldı. Yani “müşteri sana gelemiyorsa sen müşterinin kapısına gideceksin” modeli devreye girdi.

Müşterinin “kapısına” gitmenin iki yolu var. Bir tanesi, sanal ortamda, internet ve sosyal ağlar aracılığıyla müşteriye ulaşmak; diğeri de uçağa atmlayıp doğrudan kapısına gidip zili çalmak…

APACK olarak neredeyse 10 yıllık bir emek sonucunda oldukça geniş ve canlı bir sanal ağ kurmayı başardık. Her gün 5000 i aşkın sektör ilgilisinin masasına ulaşıyoruz. Bunların bir kısmı yatırımcılar, bir kısmı mühendisler, bir kısmı üniversite hocaları, bir kısmı iş ortaklarımız, bir kısmı sektörün firma yöneticileri. İşimizin sadece bilimsel ve teknolojik kısmıyla ilgilenen 800 kadar bilim adamı ise bu portalda sektörümüzü ilgilendiren bütün gelişmelerini, yeniliklerini, icatlarını, yeni fikirleri paylaşıyor. Şu anda ortada dolaşan yeniliklerin, piyasanın yaklaşık 30 yıl ilerisinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ancak ofiste oturup elektronik ortamda bilgileri paylaşarak bir firmanın işletmesinin altından kalkamazsınız. Bu gerekçeyle son iki yıldır bavullarımız ve sırt çantalarımızla bir bütün olduk. Gümrük kapılarına bırakmak zorunda kaldığımız şeritmetre ve kumpaslar ile bir sergi açılabilir.

 

Kuzeyin soğuk iklimlerine seyahat ettik. Rusya, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Litvanya, Ukrayna… Oradaki insanların yemek alışkanlıklarını, satın alma eğilimlerini gözlemledik. Ambalaj sektörünün ihtiyaçlarını ve neler yaptıklarını inceledik. İş ortakları bulduk. Makineler sattık. Acentalar ile anlaştık.

 

 

Oradan Batıya indik. Almanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Polonya, Makedonya, İsviçre… Nispeten daha yakın olduğumuz ülkeler. Ama bazıları roketlemiş uçuyor; arkalarından yetişmek mümkün değil. Sektörümüzün lited ülkesi Almanya ve İtalya’ya adım attık. Rakiplerimizi azıcık tedirgin ettik. Hedefimizin Alman makinelerinin standartına ulaşmak olduğunu ve buna oldukça yakınlaştığımızı belirtelim. Almanya’ya makine satmak hiç de kolay değil. Bölgede düzenlenen bütün önemli fuarlara katılıyoruz.

 

 

Bütün dünyanın ekonomi terazisini elinde tutan Amerika’ya gittik. Orada 250 milyonluk bambaşka bir dünya var. Bize çok uzak. Ama evimizin bir bireyi kadar da yakın. Sonuçta yıllardır televizyon ve sinemalarda onların kültürünü tüketiyoruz. Orada da makine sattık. Tıkır tıkır çalışıyor maaşallah.

 

 

Afrika’ya adım atmadan durur muyuz? Güney Afrika, Nijerya, Mısır, Fas ticaret yaptığımız ülkeler. Çok sıcak… Yaşam standartları farklı, beslenme zincirleri farklı. Fiyat politikaları çok değişken. Ülkelerin ekonomik ve siyasi dengeleri çalkantılı. Ekonomik olarak buralarda iş yapmak oldukça riskli olsa da, doğru insanları bulduğunuz taktirde doğru ticaret de yapabiliyorsunuz. Alışmak zaman alıyor ama buralarda da makinelerimi faaliyette.

 

 

Arap dünyası ile içiçeyiz demek yanlış olmaz. Neredeyse her ay bir kere İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan ziyaretlerimiz oluyor. Bu bölgede oldukça sıkı çalışan temsilciliklerimiz var. Afrika gibi Arap dünyası ile de çalışmak pek kolay değil. Yıpratıcı bir pazarlık alışkanlıkları var. Bölgenin siyasi ve askeri yönden çalkantılı olması bizleri etkilese de yaşam sürüyor ve insanların sağlıklı gıda ihtiyaçları var. Bu da sağlıklı ambalajdan geçiyor. Özellikle sıcak ülkelerde, soğuk lojistik zincirini kurabilmek oldukça güç.

 

 

Doğuya doğru döndüğümüzde, bir senelik Hindistan maceramızın olduğunu söylemeliyiz. Bütün dünyayı dolaşıyoruz, pekçok ülkeyle ticaret yapıyoruz ama Hindistan pazarı hem ağzımızı hem de cebimizi yaktı. Sanırız doğru iş ortakları bulamadık Hindistan’da ne yazık ki. Ama Türki Cumhuriyetler, İran, Gürcistan iş ilişkimizi yürüttüğümüz ve makinelerimizi sattığımız ülkeler arasında.

Çin?... Evet Çin'e de gittik. Orası doğunun Amerikası. O ekonomiye girmek çok zor. Sorun ürettiğimiz makinelerin kalitesi veya uyguladığımız konseptler değil elbette. Sorun Çin malı ürünlerin fiyat politikaları. Japonya biraz daha ulaşılabilir bir pazar belki. Kimbilir belki bir gün Büyük Okyanusun kıyılarına da iş seyahatleri düzenleriz.

 

Bizim sektörümüzde ayakta kalabilmek için çok çalışmanız, çok mücadele etmeniz gerekiyor. Bu mecburiyetler aile hayatlarımızı olumsuz etkilese de işimizi seviyoruz. Gittiğimiz her yerden izlenimlerimizi sizlerle paylaşıyoruz. Bildiklerimizi, gördüklerimizi, duyduklarımızı paylaşıyoruz, paylaşmayı seviyoruz.

Çünkü bizim gördüğümüzü sizler de görebilirseniz ülkemiz ambalaj sektörü dünya ile rekabet edecek seviyelere ulaşabilir.